Yıl hatırımda kaldığına göre, 1962… Gazeteciliğe yeni başlamıştım.
Adı Rüzgarlı Sokak amma, rüzgarı az, gırgırı bol bir sokaktı… Envaiçeşit insan, birbirinden renkli gazeteciler… Kulakları çınlasın istihbarat şefimiz Tahir Zengingönül, “Hadi gençler habere…” diye gürledi. Üç acar muhabire görev taksimi yaptı. Birisi hangi bakandı unuttum, onun konuşmasına, diğeri Altındağ’da bir külhanbeyi bir kaç kişiyi vurmuş o habere, bendenizde yılbaşı büyük ikramiyesi size çıksa neler yaparsınız araştırmasına… Üçümüzde haberlerimizi yazıp verdik.
Sabah gazeteye geldiğimde, yazı işleri müdürü, istihbarat şefi ve gazete patronunun “toplantı yaptığını” söylediler. Olağan dışı bir toplantı olmalıydı. İçeriden “bu kadarda olmaz ki?” diye patronun sesi geliyordu. Ne toplantısı? olduğunu da, kimseye sormadım. Daha doğrusu acar muhabir olduğumuzdan, sorma cesaretimiz yoktu. Gazetemizi aldım elime, manşette çıkmış haberimiz. Önce çok hoşuma gitti. İmzam yoktu üzüldüm, haberi okudukça iyi ki imzamı koymamışlar sevincini yaşadım. Buyurunuz manşet haberin devamını birlikte okuyalım..!
“Bakan dedi ki, ulan var mı bana yan bakan, hapisten çıkayım topunuzu haşamat edeceğim, tabi ki önce hanımı boşarım, ardından kuyruklu bir araba alırım. Külhanbeyinin babası “oğlum suçsuz” dedi… Nedir şu yılbaşı arifesindeki, fiyatların hali? Balık pahalı, kestane fiyatları almış başını gitmiş, çocuklara ev alırım. Yeni bir hatun almayı da ihmal etmem… Memleketimiz mamur ve müreffeh olacaktır. Ben fabrika alır, keyfime bakarım. Bakan ben suçsuzum diye bağırdı, polisler dinlemedi, oh şöyle koca bir şişe açarım, koyarım peynirimi, kavunumu, mahalleli alkış tuttu, külhanbeyi sesini çıkartmadı. Sonrasında bakan öyle bir “heyt” diye bağırdı ki, çocuklar korktu. Polis dağılın diye bağırdı. Bakanın etrafındaki polis çember oluşturdu, yeni seçim meçim yok dedi. Ulan ben size göstereceğim diye nara attı ardından nedir bu pahalılık parayı aracılar mı kazanıyor vallahi kardeş hal esnafı perişan, oh oğlana da, kıza da birer daire alırım. Biz milletimizin huzuru için her tedbiri aldık. Ağız tadıyla…”
İşte yazı ve haber! böylesine aynen yukarıdaki gibi çıkmıştı.
Bakanın beyanatı, külhanbeyi haberi, yılbaşı bileti ve hal esnafının görüşleri birbirine nasıl karıştıysa bunu mürettip rahmetli Mahir abiye sormak lazım gelir. Devir hurufat devri amma, Mahir abinin de, iki cümle kurşunu dizerken masa altına yerleştirdiği bardaktan kaç fırt çekip de haberleri çorbaya çevirdiğini patron nereden bilebilir.
Patron odadan çıkarken “Şimdi ben bakan beye ne diyeceğim” diye bağırıyordu…