OKULLAR kapanıp Yaz tatiline girmesinden dolayı -“Oğlum köyde it… taşlayıp, boş gezmesin.”  diyerek bana iş bulur.
İşimiz… büyük baş hayvanları gütmek.
Tarlada, pulluğu çeken, İki ağaç tekerleği olan Kağnıya koşulan Öküz… dediğimiz hayvanlardan  (5 çift 10 Öküz) hayvanı ayarlar.
Bu arada, ben on yaşlarında  küçük  bir çocuğum bu yüzden çok korkuyorum yani  razı değilim…
Annem beni ikna için her yolu dener.
Okula giderken bir ayakkabı ve pantolon sözü verilir ve Öküzleri gütmek için gerekenleri tek tek bana anlatır.
Ben anlamıştım. Sabah gün doğarken, annemle birlikte malları (Öküzleri) harman yerine getirdik.
Benimle birlikte 8-10 arkadaş olmuştuk.
Bir anda heyecanlandım, bu iş hoşuma gitmeye başlamıştı.
Köyümüzde kır ve bağ bekçisi olan kel Ali ve bağ bekçisi deli İpekte vardı. Onlar da geldiler.
Annem bekçilerle konuştuktan sonra, beni kucaklayarak “aman dikkatli ol aslan oğlum” diyerek eve gitti.
Arkadaşlarımız, bekçiler ve çobanlık yaptığımız mallarla (Öküzlerle) baş başa kalmıştık.
Artık emirleri bekçilerden alacaktık.
Bekçiler, emir vermeye başlamıştı bile.
“Sabah harman yerinde mallar toplanacak, hangi bölgeye tarif edersek orada mallar güdülecek.” diye bize anlattılar.
O günkü bölgemiz Kurt Kaya’sı oldu. Ben sevinmiştim.
Çünkü  bizim bağlar o taraftaydı.
Öğleyin malları pınarın yanındaki kavak ağaçlarının gölgesinde istirahat için yatırdıktan sonra.
Annemin yanına gidebilirim, diye düşünüyordum.
Kurt Kaya’sına doğru malları yaya yaya götürüyoruz. Zaman zamanda arkadaşlarla şakalaşıyorduk.
Bir taraftan da Annemin bana alacağı pantolon ve ayakkabıyı düşünüyordum.
Güneş bütün sıcaklığıyla tepemizdeydi.
Elimizdeki çoban değneğini yere dikip değneğin gölgesi dibinde olduğunu görünce öğlen oldu demekti.
Malları Kurt Kayası’ndaki pınarda sulayıp ağaçların gölgesine yatırdık. Pınarda elimizi ve yüzümüzü yıkadık.
Ağaçların gölgesine bizde oturduk.
Çok yorulmuştum. Yorgunluktan ayaklarım sızlıyordu. Annemin özenle hazırlamış olduğu azık çantamı boynumdan çıkardım.
Küçük sofra bezini önüme serip, yufka ekmekle yapılan tereyağlı yumurtayla hazırlanan Omaçlı… dürümü yemeğe başladım.
Bir diğer taraf tanda Arkadaşlarla yemeklerimizden birbirimize vererek paylaşımın güzelliğini yüreğimizde hissediyorduk.
Karnımız doymuştu. Üzerime bir ağırlık çöktü. Uykum gelmeye başladı. Arkadaşlar; “Haydi  oyun oynayalım.” dediler.
Ben oynamak istemiyordum.
Arkadaşlardan “Benim mallara da bakmalarını, bağda Annemlerin yanına gidip geleceğimi.” söyleyerek izin istedim.Arkadaşlarda kabul etti.
Hapisten  çıkmış mahkum gibi koşarak bağa vardım. Annem, ablam ve diğer kardeşlerim oradaydılar.
Onları görünce beni bir ağlamak tuttu. Kendimi tutamıyordum. Annem beni teselli etmeye çalışıyordu. Kardeşlerimse bir anlam çıkaramıyor.
Garip garip bakıyorlardı. (küçük bir çocuk ve on büyük baş hayvan.)
Özden akan su ile kafamı, yüzümü yıkadım. Yere oturduğumda kendime gelmiştim.
Annem, taze çökelek ve yeşil soğanlı bir dürüm verdi, Birkaç kez ısırdıktan sonra Anneme, “arkadaşlarımın yanına gideceğimi” söyledim.
O da tamam dedi, vedalaştım, oradan ayrıldım.
Arkadaşların yanına geldiğimde, gördüğüm manzara çok güzeldi.
Büyük kayaların arasından tilki yavruları bulmuşlar.
Onları seviyorlardı. O sevgiye ben de karıştım.
Öğlen istirahatımız böyle geçti. Malları, güzel uykularından kaldırıp, o güzelim yeşil otları yayılmalarına bıraktık.
Bu arada tilkinin yavrularını da geri yuvalarına koyduk. Bağların bekçisi deli İpekte… geldi. “Ekinlere ve Bağlara hayvanlarla zarar vermediniz değil mi?” diyerek nöbetçi amiri gibi bize gözdağı verdi.
Daha sonra katır gibi eşeğine binerek, uzaklaşarak gitti.
Ben içten içe düşünerek -“büyüyünce bende kocaman bir Eşek alacam elma ağacından iyi bir deynek yapıp bağ bekçisi olacağım” diye hayallere dalıyordum.
Yıllardır  özlemini  çekerim.                                                    
Dağlar  güzeldi benim köyümde.                                             
Geçmiş yıllara döner bakarım.                                                 
Bağlar güzeldi benim  köyümde.                                             
Dokuz on yaşlarımda köyümde yaşadığım anılarımdan bir kesit. Siz güzel okuyucularımla paylaşmak istedim.
Selam ve dua’larımla.