Kalbi kara, yüzü kara, sözü kara
Lanete uğramıştı maskara.
Bakışı kurt bakışı değildi, 
at bakışı da,
Hatta it bakışı da olamazdı.
Olsa olsa, o olurdu! O…

Azazıl Mağsım mısın dedim,
Bildiğim halde bilmemiş gibi.
O çirkin gözleri kısıldı, yüzüme baktı,
Gözü Türk gözüne benzemiyordu,
Anlamadı tabi Türk kültürüyle 
ilgisi olmadığı için.
Sadece göğsünden gelen 
bir ses duyuluyordu,
Kudurmuş köpeklerin 
hırlama sesi gibi.
O çirkin gözlerine tekrar 
bakarak dedim,
O sensin değil mi? 
Bakışı hainceydi.
İçimdeki acı, öfke o kadar 
büyüktü ki,
O anda söyleyemedim,
Ama bilenler biliyordu 
onun kahpeliğini.

Şeytan nasıl bir yaratıktır? 
Bu dönemin şeytanı kim? 
Hazzetmedi sorularımdan.
Eylül nedir? Dedim
Gözlerinde pis bir kırmızılık belirdi.
Derin bir yerde korkutucu ışık vardı,
Bir an tereddüt ettim,
Ama çok kişi biliyordu onun 
pek çok yiğidi toprağa gönderen,
Azazıl Mağsım olduğunu…

Kur’anı uzattığımda titredi,
titredi ve kaçtı,
Çok geç kalmıştık bu işi yapmakta.
Çok yiğiti toprağa göndermişti hain,
“Bizim çocuklar” talimatıyla.

Ve yiğitleri şehit edenler,
 Kur’an’a bakamadan gittiler,
Rezilce haince…
 
•Azazıl mağsım: 
Türk kültüründe Adem Ata ve Havva 
Ana efsanesindeki şeytanın adı.