BÖYLE bir soruyla başlamak istedik yazımıza… Bugünlerde piyasalarda ciddi bir laşkalık söz konusu. Serbest piyasa mantığı ile işi iyice sulandırdık ve keyfiliğe dönüştürdük. Sembolik bir “Tüketici Hakları” Savunuculuğu var? Masa başından takip edilen bu haklar ne yazık ki korunmaktan- gözlemlerden uzak kalıyor. Herkes tutturduğuna satıyor ve ciddi bir takip- denetim yok. Denetimsizlik suiistimal doğuruyor ve tüketici mağdur ediliyor…
Son birkaç haftadır yaşadığımız (doların- Euro’nun yükselişini bahane ederek yapılan) fahiş fiyat artışları ve zam vurgunu piyasaları iyi çıldırttı. Birçok üründe yüzde yüze varan zamlar, yerli mallarda dahi görülen bu artışlar vatandaşı delirtecek hale getirdi. Herkes soruyor şimdi bu ne düzensizlik böyle? Bunları denetleyen birileri yok mu? Bu keyfiliğe kim nasıl dur diyecek? Zam çuvalının ağzı neden bu denli açıldı? Fırsatçılar, stokçular, kanun kaçakları  devreye mi girdi?
Bu ayrı ve ciddi bir konu bunu da değerlendireceğiz. Ancak bugünkü mevzuumuz” Ayıplı Mal Satanlarla” ilgili. Birkaç haftadır pazardan marketlerden yaptığım alış verişlerde eve gelince hanımla kavga etmeye başladık. Eve getirdiğim malları döküyor, kırık, dökük, çürük ve çöpe atılacak durumda olduğunu söylüyor… Ona inanmıyorum bakıyor sahiden öyle: ” Ben buna nasıl para ödemişim?” diyorum. Bazılarının sahiplerini tanımadığım için iade dahi yapamıyorum.
Pazarda bakıyorum mal sağlam gözüküyor, hatta örnek bile konmuş sapa sağlam, ama benim eve getirdiğim mal çürük, çöpe atılacak cinsinden!.. Kızıyorum ama hanıma çaktırmamaya çalışıyorum. Bir iki derken üç beş olmaya başladı bu… Aklıma şu geldi vatandaşı kandırmak, ayıplı mal satmak mubah halemi geldi? Günahı yok mu bu işin? 
Milli ve vicdani açıdan savunulacak bir tarafı yok! Vatandaşlık haklarına da sığmaz. Tüketiciyi koruma hakları gereği de suçtur!. Peki dinen? Peygamber efendimizin:” Bizi aldatan bizden değildir” hadisi gereği ayıplı ve kusurlu mal satanın günah işlediği ve helal kazanç sağlamadığı hükmünü de çıkarabiliriz!... Yanlış mı? Adam bile bile Müslüman kardeşini- vatandaşını kandırıyor ve ayıplı malı satıp kazanç elde ediyorsa bu kazanç nasıl helal olacak? Çoluk ve çocuğuna helal yedirdiğini düşünecek?
Hadi birileri bu işi mubah görüyor? O zaman bu zatlara haddini kim bildirecek? Devlet baba, belediyeler, zabıta birimleri, maliye görevlileri ve tüketici haklarını takip eden sorumlular…. Bu işi birilerinin keyfine bırakamayız, bırakmamalıyız. Ayıplı mal satan vatandaşa ceza kesmek yetmez, o malı da alıp şan için yakmak- çöpe dökmek, imha etmek lazım gelir. Bilinen bir marketten mal aldım, küflü ve bayat çıktı. İade ettim tamam kabul etti. Ama gidip geldikçe bakıyorum o çuval halen reyonda- satışta duruyor. Demek ki ayıplı mal bal gibi satılıyor. Bunun örneklerini çoğaltmanız mümkün.
Diyoruz ki: o zaman piyasalarda çok ciddi bir boşluk var. Hem fiyat konusunda hem de ayıplı mal satışı konusunda denetimler eksik….Bir satıcı malını övmeye başladı nerde ise yemin edecek; dedim ki. ”Dur dur hemşerim! Ben artık satıcıya kesinlikle güvenmiyorum, çünkü iyi mal dediği aksine kusurlu ayıplı çıkıyor”. Sen yemin etme ben yemin edeyim aynen böyle hemşerim dedim. Sözün özü şu: Piyasalar hem fiyat konusunda , hem ayıplı mal konusunda hem de son kullanma tarihi konusunda mutlaka denetlenmeli. Bu iş ayda en az birkaç defa yapılmalı ve cezalar da caydırıcı olmalıdır….Unutmayın: müşteri daima haklıdır!..