Babamın rahatsızlığı nedeniyle  Yozgat Bozok Eğitim ve Araştırma Hastanesinden sevk alıp  Ankara Atatürk Hastanesi  aciline  giriş yapmak  zorunda kaldık. Öncelikle şunu ifade edeyim Bozok Eğitim ve Araştırma Hastanesinin geliştirilmesi, araç ve gereçle donatılıp Yozgat’a ve Yozgatlıya hizmet eder hale getirilmesi gerekiyor. Bu konuda siyasilerimizi,  Bakanlarımızı, sayın vekillerimizi uyarıyoruz lütfen Yozgatlıya ve hastalarımıza sahip çıkın. “ Elimizde yeterli aracımız, makinelerimiz yok “ sözünden artık rahatsız oluyoruz.  
İkincisi Yozgat Bölge hastanesinin yapımı hızlandırılmalı, bir an önce tamamlanmalı. Aracı- gereci ve tüm donanımı ile Yozgat ve ilçelerine hizmet eder hale getirilmelidir. Gerçekten de bıktık, usandık hastalarımızı çevre illere taşımaktan. Allah tan korkun hastalarımız hastane yollarında ölüyor. Hizmetse asıl  hizmet bu olmalı…Öyle değil mi?
Uzatmayalım, üç refakatçi ile düştük yollara. Babamızdı ortada bırakamazdık. Önce hastaneye giriş yapmakta zorlandık. Dostlarımızın ricasıyla acilden giriş yaptırdık. Hasta servisine alımda oldukça güçlük çektik. Hatta sanal alemden “ Kimse Yok mu? Dost arıyoruz “ çağrısında bulunduk. Atatürk Hastanesinin gelişmiş teknolojisinden faydalanmak istiyorduk. Yöneticilerin ilgisinden de fazlasıyla memnun kaldık. Yozgatlı hemşerilerimizi bulduk, dostlarımıza ulaştık. Sağ olsunlar yardımcı oldular.
Hastanedir onlarca acı, üzüntü ve stres dolu olaylarla karşılaştık. Görevlilerin nezaketli tutumu bizleri  mutlu etti.  Yakınlarını kaybedenlerin feryatları yüreğimizi dağladı. Ağıt, figan ve gözyaşlarına tanık olduk. Üzüldük, ağladık ve onlarla hüzne boğulduk. Sonuçta hayat devam ediyordu kendimizi ve hastamızı düşünmek zorundaydık.
Şüphesiz ki çevre illerinin hatta uzak illerden gelip burada tedavi görenler vardı. Bu da hastanede yoğunluğa neden oluyordu, sıra bulmakta,  yatak temininde zorlanıyorduk. Yanlış olan buydu galiba bölge hastanelerini güçlendirip çözümü orada aramak en doğru olandı. Sadece kendi hastanızı düşünmek de doğru değildi. Bazen sabırları zorladık, bazen sıkıntı yarattık, bazen de sıramıza razı olduk. Araya dostlarımızı sokup sıra aldıklarımız, ricada bulunduğumuz konular oldu.
Bütün bu yoğunluğa karmaşaya rağmen Atatürk Hastanesindeki çalışmayı iyi niyeti ve gayreti görünce takdir etmek  onlara teşekkür etmek zorunda kalıyorsunuz. Hastabakıcısından doktoruna  kadar tüm çalışanlarını kutluyor emeklerine teşekkür ediyoruz. Hastalar sabırsız, yakınları sabırsız, ziyaretçileri sabırsız onlar ise sabırla metanetle görevlerini aksatmadan yapmaya çalışıyorlar, bu da insanı mutlu ediyor.Allah onların yokluğunu göstermesin.
Uzunca bir süre tedavi gördüğümüz Atatürk Hastanesinden ayrılırken  görevlilerin halen  arı gibi çalışmalarına şahit olmak güzel ve sevindiriciydi. İnsana hizmeti kutsal görev kabul edenlere selam olsun..Olumsuzluklar yok muydu elbette vardı. Ama olumlu tavırların fazlalığı  bizi mutlu etmeye yetti. Zira babamın onca sitemlerine kahırlarına biz sabır gösterememişken onların bir kez olsun “ Yeter be amca “ dediklerine  şahit  olmadık ne güzel bir hizmet anlayışıdır bu!...
Çilenin- ıstırabın merkezinden ayrılırken bize yardımcı olan insanlara da teşekkür edelim istedik. Öncelikle her isteğimize olumlu cevap verip bizi yönlendiren, hastamıza sahip çıkan,kendi yakını gibi sahiplenen  Muhammed Hamdi Büyüktaş kardeşime teşekkür ediyorum. Hastanenin acil servisinde görevli doktor ve personeline teşekkür ediyoruz. Ayrıca Endokrinoloji  Servisine, Gastroenteroloji servisine tüm görevli personeline, İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Osman Ersoy’a, Prof Dr. Bekir Çakır’a , beraberinde  çalışan doktor Esra Kaymak’a, Murat Başaran’a, Övkü Tayfun Yürek’e, servis asistan ve  tüm çalışanlarına teşekkür ediyoruz. Bize her türlü imkanı seferber eden Başhekim Sekreteri güler yüzlü kardeşimiz Sevil Özkan hanıma çok ama çok teşekkür ediyoruz. İsimlerini not alamadığımız ancak ilgi alaka ve yardımlarını gördüğümüz hastane çalışanlarına da teşekkür ediyoruz. İyi  ki varsınız , iyi ki oradasınız hep var olun ve sağlıcakla kalın…