SOSYAL Medyada dolaşırken eskilerden bir şarkı gözüme çarptı. Şarkının bir bölümünde 'Arıdan bal alınmaz mı?/Sevene kul olunmaz mı?/Senden güzel bulunmaz mı?' sözleri, Yozgat'ın yaylalarını, ormanlarını aklıma getirdi, 'Yozgat-Yayla-Arı-Bal...
Önce Çayıralan ilçesinde, ardından Akdağmadeni ilçesinde, son olarak da Çekerek ilçesindeki ormanlık alanlarda 'Bal Ormanı' tesis edilmeye başlandı. Yapılan çeşitli araştırmalarda Yozgat yaylaları, ormanlık alanları, dağları, tepeleri, ovalara endemik bitki çeşitleriyle doluydu.  Bu bitki türlerini koruyamadık, kollayamadık. Şimdi yapay olarak ekip, yetiştirme derdine düştük. Olsun. Geç de olsa doğada bulunan endemik bitkilerin farkına varabildik ama...
Evet bu işin bir de aması var! Bu bitkileri yetiştirip, ekonomiye kazandırmamız gerekiyor. Millet ottan, çöpten para kazanıyor. Bizler, kökünden söküp atıyoruz. Dağlık bölgelerde kekikler mevcut. Bilen topluyor, hayvanlarına yediyor. Çoğunluğu ise olduğu yerde kuruyup, yok oluyor. Halbuki kekik, aktarlarda 25 ila 50 lira arasında değişen fiyatlarla satılıyor, alıcı buluyor...
Yozgat'ın yaylalarında bulunan endemik bitkilerden en fazla arılar yararlanıyor. Yozgat'ta arıcılar birliği var. Aktivitesi sınırlı. Çayıralan ilçesinde her yıl festival yapılıyor. Bunun daha etkin hale getirilmesi gerekir. Yani Yozgat insanı arıdan bal alıyor ama kazancının fazla olduğunu sanmıyorum. Bunun için bir birlik kurulması gerekir. Kaliteli bal üretiminin teşvik edilip, pazara sunulması gerekir...
Bunu kim yapacak?...
İşte sorun da burada. Yozgat'ta bal üretimini teşvik edecek, değerlendirecek, pazara sunabilecek. Tüketicinin güvenle alabileceği bir alan oluşturulması gerekir, düşüncesindeyim...