ARABULUCULUK

Hukuk sistemi gelişmiş olan ABD, İngiltere, İtalya, Almanya, Fransa gibi gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılan arabuluculuk ülkemizde 22/06/2012 tarihinde 6325 Sayılı Kanunla yürürlüğe girmiştir. Fakat ülkemizde yürürlüğe girmesinden itibaren geçen beş yılı aşkın bu süre içerisinde arabuluculuk faaliyetine istenilen ilgi ve yoğunluk yakalanamamıştır. Ülkemizde arabuluculuk faaliyetine başvurma sayısı 2017 yılı itibariyle 10 bini geçmekle birlikte uzlaşmayla çözüme ulaşma oranı yaklaşık olarak %93 ile sonuçlanmıştır. Arabuluculuk faaliyetinin yaygın kullanılması amacıyla çalışmalar yapılmakla birlikte TOBB da oda ve borsa merkezlerinde arabuluculuk ofisi açarak uygulamanın yaygınlaştırılması için çalışmalar başlatmaktadır.

ARABULUCULUK NEDİR?

Hukuk dünyasında uzun zamandır var olmasına rağmen ülkemizde yeni yeni uygulama alanı bulmaya başlayan arabuluculuğu farklı farklı tanımlamak mümkündür. Arabuluculuk Kanunu’na göre arabuluculuk: ‘Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemidir.’

Daha basit bir tanımda bulunacak olursak da arabuluculuk, taraflar arasında bir davaya konu olan veya olabilecek bir uyuşmazlığın, arabulucu vasıtasıyla karşılıklı olarak müzakere edilerek belirlenen sistematik içerisinde çözülmesine yönelik yöntemlerdir.

Arabuluculuk kanunda konusuna göre dava şartı veya tercihe bırakılmak suretiyle düzenlenmiştir. Bu bakımdan arabuluculuk zorunlu ve ihtiyari olmak üzere iki bölümde incelenmektedir. Zorunlu arabuluculukta kanunda belirtilen durumlarda dava açmadan önce arabulucuya başvurmak bir dava şartıdır. Ülkemizde zorunlu arabuluculuk 01/01/2018 tarihinde yürürlüğe girecektir. İhtiyari arabuluculukta ise yine isminden de anlaşılacağı üzere arabuluculuk faaliyetine başvurmak tarafların serbest iradelerine bırakılmıştır.

ARABULUCULUK FAALİYETİNİ KİMLER YAPABİLİR?      

            Kanuna göre arabuluculuk faaliyetini arabulucular yapabilir. Arabulucu tarafların birbirini dinlemelerini, anlamalarını ve çözüm üretmelerini sağlayan süreci sistematik olarak yöneten kişidir.

Arabulucu olmak için şartlar nelerdir diye soracak olursak da kanun şartlarından da bahsetmektedir. Arabulucu olmak için;  Türk vatandaşı olmak, tam ehliyetli olmak kasten işlenmiş bir suçtan mahkûm olmamak, hukuk fakültesi mezunu olmak ve mesleğinde en az 5 yıllık tecrübeye sahip olmak gerekir. Bunun yanında gerekli arabuluculuk eğitimini almak ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kayıtlı olmak gerekir.

Arabulucunun hak ve yükümlülükleri; tarafsızlık, unvan kullanma, ücret ve masrafları isteme hakkı, taraflarla görüşme ve iletişim kurma, görevini özenle ve tarafsız biçimde yerine getirmesi, tarafların aydınlatılması, belge saklama yükümlülüğü, reklam yasağı, aidat ödemektir.

Arabulucunun görev ve işlevleri ise süreci sistematiğine uygun yönetmek, iletişimin sağlanmasına yardımcı olmak, taraflara eşit mesafede olmak, tarafları bilgilendirmek, gerçeğe uygun çözüm bulmak, gizlilik esasına uygun davranmak, duygularını iyi yöneterek tarafları adalete uygun bir şekilde geleceğe yönlendirmek.

HANGİ KONULARDA ARABULUCUYA BAŞVURULABİLİR?

Arabuluculuk faaliyetinin uygulama alanı belirli konularla sınırlandırılmıştır. Arabuluculuk tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Örneğin kamu düzenini ilgilendiren bir hususta arabuluculuk faaliyetine başvurulamaz. Arabuluculuk Kanunu’nda da belirtildiği üzere tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği iş veya işlemlerden kaynaklanan özel hukuk uyuşmazlıkları arabuluculuğa elverişlidir. Bununla birlikte kanun yabancılık unsuru taşıyanlar dahi demek suretiyle de yabancılık unsurunun arabuluculuk için bir engel teşkil etmediğini de açıkça belirtmiştir. Dolayısıyla iş hukuku, tüketici hukuku, ticaret hukuku gibi alanlarda belirli konularda arabuluculuğa başvurulabilir. Arabuluculuğa elverişli olan konulara daha detaylı örnek vermek gerekirse bunlar; maddi-manevi tazminat davalarında, iş hukukundan kaynaklanan bazı tazminatlarda, boşanma davasında mal paylaşımında arabulucuya başvurulabilir. Bunun yanı sıra arabuluculuğa başvurulmaması gereken konulara da kanunda değinilmiştir. Örneğin ceza davalarında, aile içi şiddetten kaynaklanan uyuşmazlıklarda, boşanma davasında çocukların velayetinde, idari yargının yetkisine giren tam yargı ve iptal davalarında, vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, nüfus kaydının düzeltilmesi ve değiştirilmesi davalarında, arabuluculuk kurumuna başvurulamaz.

ARABULUCULUĞA NEDEN BAŞVURMALI?

Arabuluculuk maddi manevi birçok açıdan oldukça avantajlıdır. Arabuluculuk dava açmaya göre daha çabuk ve kolay sonuçlanması itibariyle zamandan kazanç sağlar. Aynı zamanda daha düşük maliyetli olması sebebiyle de oldukça avantajlıdır. Bunların yanında yargı sistemindeki usul hukuku kuralları uygulanmaması sebebiyle oldukça esnek olan arabuluculuk faaliyeti bu bakımdan da çözümü oldukça kolaylaştırmaktadır. Ayrıca arabuluculuk faaliyetinde oldukça avantaj sağlayan diğer bir husus ise isteğe bağlı olarak sözleşmede yer alabilen gizliliktir. Arabuluculuk sözleşmesinde isteğe bağlı olarak yer alan bu hususa göre arabuluculuk faaliyetinde kullanılan bilgi ve belgeler daha sonra delil olarak kullanılamaz. Bu husus arabuluculuk faaliyetini yaygınlaştırmak ve tarafların bu faaliyetten çekinmemesini sağlamak amacıyla düzenlenmiş olup oldukça önemlidir. Böylece arabuluculuk faaliyetini başarıyla tamamlayamamış olan taraflar tekrardan yargıya başvurmaktan çekinmeyecek ve arabuluculuktaki belgeleriyle bağlı kalmayacaklar.

İŞ DAVALARINDA ZORUNLU ARABULUCULUK

İş davalarında zorunlu arabuluculuk İş Mahkemeleri Kanununda yapılan değişiklikle getirilmiştir. Bu kanuna göre; kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi alacağı ile işe iade talebiyle açılacak davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurmak zorunludur. Arabuluculuğun bu yeni İş Kanununda sayılan hallerde zorunlu olması eleştirilse de iş mahkemelerinin yoğunluğu ve yargılama süresi göz önünde bulundurulduğunda bu zorunluluğun uyuşmazlıklar için birçok açıdan faydalı olacağı açıktır. Buradan anlaşılacağı üzere iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için iş mahkemesinden önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu olacak, başvurulmadan dava açıldığı takdirde dava usulden reddedilecektir.

İş kazalarından veya meslek hastalıklarından dolayı açılan tazminat davalarında zorunlu arabuluculuk söz konusu değildir. Bunun dışındaki; işe iade, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izinler, fazla çalışma, tatiller, iş ilişkisinden kaynaklı karşılıklı kötü niyetli eylem ve hakaret gibi konularda arabuluculuk dava şartıdır. Arabulucunun uyuşmazlığın çözümü için görevlendirildiği tarihten itibaren 3 hafta içerisinde uyuşmazlığı sonlandırmalı ve gerekli görüldüğü takdirde 1 hafta ek süre istemelidir.

Kanuna göre arabulucuya başvurulduğu takdirde zamanaşımı durur ve hak düşürücü süreler işlemez. Arabuluculuğa başvurulsa dahi çözüme kavuşturulamayan uyuşmazlık için dava yolu elbette ki açık olacaktır.