Demek öyle, bugün girdin sen kabre,
Yetim kaldık, senden yok ki tek katre,
“Gitmek böyle olur” dedin ah! Annem,
Umut bitti, nefes haram can annem…

Alnı kara, yazı kışa çalandın,
Gün görmemiş, yaz bilmemiş kalandın,
Aslı çiçek, gönlü çiçek, ah! Annem,
Senden sonra yaşam haram can annem…

Dua büyür, sevgi yürür dinlerdin,
Kimse bilmez, kalbin görür söylerdin,
“İyi ölmez, güzel gülmez” ah! Annem,
Şimdi kime desem derdim can annem…

Rab’bim sever, Rab’bim tek bilir,
Sensiz dünya, bize kara han gelir.
Nere kaçsak, kabus olur ah! Annem,
Ve ah! Ve of! Çeker canım can Annem…

Bizi koyup böyle gitmek var mıydı?
Annem, gözden düşen kar mı, can mıydı?
Gitme bugün, gittin madem ah! Annem,
Dönsen, gelsen, tekrar sevsen can Annem…

Derman bitti, yolun sonu göründü,
Hayat kara karar, derde büründü.
Bizden gittin, zaman bitti ah! Annem,
Güne bakan yüze keder az Annem…

VE SENDE GİDERSEN

Ve sende gidersen yaşamak zehir olur yar…
Ağla gözlerim, titrek bir keman teli gibi ak içime ey!
Gözlerim…
Gülmek yarım umutlara asılı kalmış, sevmek gitmelere ve vuslat mahşere kalmış benim canım gözlerim…
Görüşmeler bir kader mahkûmunun beklemelerine, yumruklarını sıkmalarına, demir parmaklıklar arasında kalmalarına, bitimsiz avlu voltalarına ve gelmeyen görüşçüsünün vefasızlığına rehin kalmış yar…
Gülmeler söz verenlerin yalanlarında ve senin gelmemelerinde saklı yar…
Hüzün gözlerimde pınar, acı benim gözlerimde saklı yar.
Kaç Cuma, kaç vakit, kaç hafta, kaç yıl geçti? Saymadım, gelmedin yar…
Ve sende anam, babam, kardaşım, bacım gibi gidersen ve yasak olursan vatanım gibi bana, göğün mavisi de ağlar bana yar…
Yar, burada yer demir, gök bakır, burada güneş gülmez, burada günler geçmez yar.
Birde gelmezsen eğer, sabır dualarım kanar, şiirlerim, sözlerim ve gözlerim ağlar yar…
Acı en çok kanarken yakışmıyor artık bana; “acı çekmemiş bir ruh, mutluluktan ne anlar?”(George Sand) Değil mi?
Merhametimin, sevgimin acılardan geçtiğini sana hangi kitap, hangi vicdansız öğretti yar?
“Her acının öğrettiği bir şey vardır…” (Balzac) Öğrendim, ezberledim, gözlerim kör oldu yar.
Ben bu acının benim hocam olmasını, öğretisini, olgun insan olma yolundaki bütün gayesini ve tecrübelerini hiçbirini istemiyorum.
Ben gönül bahçemde tek bir gonca seni istiyorum yar…
Bana acıma, acılarımla beslenme yar ve yaşadıklarım ve yazdıklarım, birde söyleyemediğim gözlerimdeki hüzün yüzüme bakıp bakıp, kalbinde beni sakın böyle yaşatma yar.
Geleceksen, bekleyeceksen kalan yıllarımı, dur öylece bıraktığım gibi yar…
Yar bana dağlar, taşlar ağladı.
Her akşam üstüme kapanan kapılar, ses geçirmeyen çift camlar, demir parmaklıklar, boşuna heder olan geçip giden gençliğim, senden bir çift söz gelmeyen pulsuz mektuplarım, ciğerlerimi heder eden dumanım ve her defasında hastaneye ulaşmayan dilekçelerim ağladı yar.
Tütün geçmiş ciğerlerime, derman kalmamış dizlerimde, bir bak şu gözlerime, kulak ver sözlerime öldüm yar.
Söz vermiştin bekleyecektin, gelecektin ve bir ömür sevecektin yar.
Kaç yıl geçti saymadım, yaptıklarını yazmadım, acıları içime attım ama sen gelmedin yar.
Vefasızlığın sonbahar, gözlerin her zaman kalbimde ilkbahar ve sen benim yazım, vuslatı kışa çevirdin yar.


Hüzün peynir, acı ekmek,
Üç öğünde budur yemek.
Sonun da pes ettin demek,
Her havadis şikar burda.
 
Mektubun sen kokar diye,
Sözlerin ten kokar diye,
Bekleme zor bıkar diye,
Aşk sehpaya çeker burda.
 
İçten içe çürür adam,
Her gece can ister odam.
Yumruk yumruk vurulur gam,
Kan duvardan akar burda.
 
Yar içimi ateş sarar,
Tütün gibi yakar burda.
Bu hasretlik cana karar,
Ölüm ölüm bakar burda.
 
Yelkovandan çeker biri,
Zaman gider geri geri,
Defnederler diri diri,
Günüm kabre çıkar burda.