YOZGAT, Çamlığın başında çalınan davulun sesini, Nohutlu Tepesi'nde duyanlanların halay çektiği bir şehir. Yani 'Biz 40 kişiyiz 40'ımızda birbirimizi çok iyi tanırız' muhabbeti gibi. Bir avuç içi kadar yerde yaşayan insanlar olarak, kimin ne halt yediğini, kimin dün 'biat' ettiklerinden öğrendikleri taktikleri, bugün uygulamaya koyduğunu hepimiz, her yönüyle biliyor, birbirimizi de çok iyi tanıyoruz...
Yeni yılın, yani 2019 yılının ilk günlerinden itibaren Yozgat farklılaştı. Daha doğrusu dünün güç odağı olarak ortaya sürülen cemaatin kapısında el etek öpenler, 15 Temmuz sonrasında kendilerine yeni bir 'efendi!' bulabilmek için yine el etek öpmeye başladı. 'Bulanık suda balık avına' çıkan bu zatlar, dün el-eteklerini öptüğü 'abilerinden' öğrendiklerini bugün devreye sokmak suretiyle, şehrin havasını kirletme telaşına düştüler. Birileri de bu 'organize!' gelişmenin tuzağına düşüp, bir avuç Yozgat'ta kargaşanın yaşanmasına vesile olmaya başladılar... 
Kimin yakını, hangi kurumun ne kadar parasını iç ettiğini bilmiyorum! Kimin, hangi kurumda  birden fazla yolsuzluk yapıp, daha sonra terfi ettirildiğinden de habersizim! Kimin seçim öncesinde 'o aday gösterilirse, partiden istifa ederim, benim onurum var!' deyip, sonra da o kişinin eteğinin altına sığınıp, kapı kapı dolaştığından da haberdar olmak istemiyorum. Kim hangi çukura bıraktığı pisliği ile nasıl oynarsa oynasın. Orasına fazla takılmıyorum ama birilerinin bu şehrin huzurunu bozmaya, bu şehrin insanlarını bireysel menfaatleri uğruna birbirine düşürme faaliyetine de izin vermek gibi bir niyetimizin bulunmadığını da herkesin, her daim bilmesini istemek, hakkım olsa gerek...
Evet, burası Yozgat. Herkes herkesi çok yakından tanır, bilir. Söylediklerimi anlayan anlamıştır, anlamayana  da umarım anlatmak zorunda kalmayız!..