HAFTA sonunda Basın İlan Kurumu'nun organize ettiği video/konferans sistemi ile gerçekleştirilen toplantının bir bölümüne kulak misafiri oldum. Semineri veren konuşmacı, Anadolu Basınının, Yerel Basının önemini anlattı. Yerel Basının, yayınlandıkları illerin sorunlarını, güzelliklerini dile getirdiğini, İstanbul basınının da yerel basını kaynak olarak kullandığının altını çizdi. 

Aslında verilen bu seminerin, sadece yerelde görev yapan arkadaşlara değil, kurumların yöneticilerine de verilmesi gerekir, düşüncesindeyim. Daha  öncede birden fazla bu konuya değindim, anlatmaya çalıştım. Ama gelin görün ki; bürokrasi iş yapmak değil, başladığı işin sonucunu görmek değil, şov yapıp, sesinin Ankara'da birileri tarafından duyulmasını yeterli buluyor. Yerelden kopuk, şova dayalı makam işgal edenlerin bir çoğunun nerede olduğunu bugün kimse hatırlamıyor, bile...

Hafta sonlarından geçmiş yıllarda projelendirilen, sonrasında unutulan bir çok çalışmayı gündeme taşımaya çalışıyorum. Bir çoğunluğunu projenin sahibi olan kurum bile bilmiyor. Çünkü, kurumu yöneten Yozgat'ın gelişmesi, kalkınması, ekonomik, sosyal yönden güçlenmesi gibi konulara yönelik proje hazırlamıyor. Günü kurtarmak, daha iyi yerlere gelebilmenin hesabını yapıyor. Projenin tanıtımına ulusal basın mensupları çağrılıyor, onların daha iyi görüntü alabilmelerine yönelik uyarılarına aynen uyuluyor. Ulusalda haber yer alınca mutluluktan uçuyorlar. ''Acaba Ankara'da kimler duydu!'' merakını gidermeye çalışıyorlar. Bir süre sonra, tanıtımı yapılan proje unutuluyor, kurum amiri/yöneticisi bu referansla makamı pekiştiriyor veya istediği bir yere gidebilme umuduğuyla bekliyor.

Diğer iller nasıldır bilmiyorum ama Yozgat'ta durum bu. Hal böyle olunca da Yozgat'ın gelişmesi, kalkınması, ekonomik ve sosyal yönden güçlenmesi konusunda bir arpa boyu yol alınamıyor, yazık...