GEÇTİĞİMİZ günlerde bir ortamda sohbet ederken ilginç bir yorum ile karşılaştım.
Vatandaş kendi kutsallarını anlatmaya başladı.
Manevi ve kutsal bir değer olarak gördüğü şeyleri anlatmaya başladı.
Sohbet esnasında şöyle dedi:
-Ben Allah’a şükür hiç kaçırmam, bugüne kadar da hiç kaçırmadım.
Sonra ben de cevap olarak:
-Niye ki yani çok mu önemli?
Sorusunu yönelttim kendisine.
Bu soruyu sormam ile birlikte hafif hiddetlenerek önemli olduğunu, dinini ve milletini sevenlerin bu durumu anlayabileceğini söyledi.
İnanmıştı ve yürekten söylüyordu bunları.
Zannedersiniz ki Allah’ın emri…
Bizim vatandaşa her hafta kesinlikle Diriliş Ertuğrul ile Abdülhamid dizilerini hiç kaçırmazmış.
İzlemeyen insanlar sıkıntılı ve sorunu olabilirmiş.
Bir Müslüman olarak her hafta kesinlikle izlermiş.
Dinini, milletini, Osmanlı’yı seven herkes izlemeliymiş.
Sandım ki bu adam hiç namazını veya diğer ibadetlerini kaçırmıyor…
Kaçırmadığı bir televizyon dizisiymiş.
Böbürlenerek anlatırken:
“Biz ecdadımıza sahip çıkarız gardaş” deyiverdi.
Bir tane dahi tarih kitabı okumazken, diziler vasıtasıyla Abdülhamid’in ruhunu şad ettiğini düşünüyor.
Ne kadar ilginç değil mi?
Aman ha sakın ola sakın kaçırmayın…
Öbür tarafta Allah hesaba çeker sonra…
SEN MÜSLÜMAN MISIN?
Önceki akşam iftardan sonra Lise Caddesi’nde yürürken sakallı ve cübbeli bir amca bana bu soruyu sordu.
Olay şöyle gelişti:
Ziraat Bankası’nın önüne oturmuş, anfi ve hoparlörsüz saz çalan genç çocukların önüne dikilen bu muhterem, çocukların yurt çocuğu olup olmadıklarını sordu.
Çocuklar ise Lise öğrencisi olduklarını beyan ettiler.
Bunun üzerine öğrencilere “hiç lise talebesine benzer bir haliniz var mı?” diyerek eleştiri getirdi.
Saz çalmalarının doğru olmadığını anlattı.
Gençlerden bir tanesi ise “Vallahi amca sen ne diyorsan, biz hiçbir şey anlamıyoruz” cevabını vererek yeniden sohbete koyuldular.
Dönüp yüzüme bakıp, bir cevap bekleyen bu adamcağıza:
“Gençlik işte saz çalıp, türkü söylüyorlar” dedim.
Sonra bir anda gerildi ve:
“Ramazan ayındayız Ramazan! Türkü mürkü haramdır!” dedi.
Ben de türkü söylemenin haram olamayacağını, Türk Milleti’nin türkülerinin olduğunu hatırlattığımda birden daha öfkelendi ve
“Sen Müslüman mısın? Cevap versene, öğle namazının üçüncü rekatında imam hata yaparsa ne yaparsın, haydi cevap ver!” diyerek bana bağırdı.
Daha fazla muhatap olmak istemedim.
Yanımdaki arkadaşım da hiddetlenince, onu da yatıştırdım ve sakallı amcaya ‘hayırlı geceler’ demekle yetindim.
Yaşadığım bu diyalogla ilgili, yorum yapmak istemiyorum.
Olduğu gibi aktardım…
Haydi selametle.