Algılar değişirken…
SİZLER nasılsınız bilemem lakin ben bazı konularda iyi değilim.
Ciddi rahatsızlıklar hissediyorum.
Sorun kendimde mi diye düşünüyorum.
Lakin aklı başında, güngörmüş, münevver kimselere sorduğumda onlar da aynı şeyleri söylüyorlar.
Günümüzde toplumla iletişim kurmakta sıkıntılar yaşayanlar var.
Meramını anlatamayan…
Daha doğrusu anlattığı anlaşılmayan…
Bu türden insanlar genellikle kalabalıklar arasında yalnız kalıyorlar.
Algılar değişti.
Bakış açısı yok.
Belli bir pencereden bakma olayı da yok.
Fotoğraftan örnek verelim…
Fotoğraf çeken insan ne yapar?
Eline makineyi alır, vizörden bakar ve belli bir açı, belli bir çerçevenin içine aldığı şeyi fotoğraflar.
Neticede bir açı ve bir çerçeve içerisinde yer alan fotoğraf ortaya çıkar.
Günümüzde maalesef durum tam tersi…
Birçok insan eline aldığı makineyi ters, yamuk ve yanlış tutarak boyuna düğmeye basıyor.
Ortaya bir sürü, net olmayan, bozuk görüntülü, karmaşık şeyler çıkıyor.
Fotoğraf örnektir.
Fotoğraf çekenler için söylemiyorum.
Altını çizerim.
Dedim ya meramınızı anlatamıyorsunuz, anlatsanız da farklı yöne kayıp gidiyor.
Gazeteciler yaşadıkları coğrafyayı her yönüyle gözleme alırlar.
Gazeteci olmanın kurallarından bir tanesi budur.
Düğüne gittiğinizde dahi gözlem yaparsınız.
Değişen töreler, adetler usuller gözünüze çarpmalıdır.
Köyünüze gittiğinizde tarım ve hayvancılığın durumunu yerinde gözlemlemelisiniz.
Yine köylerin alt ve üst yapı durumuna bakarsınız.
Bir hemşire veya sağlık memuru düşünün…
Yolda bayılan birisini görse ne yapması gerekir?
Hemen koşup bilgisi nispetinde yardım etmesi, sağlık kuruluşlarını haberdar etmesi gerekir.
Bu o kişinin bir görevidir.
Resmi olmayan, lakin meslek ahlakı ve etik olarak görevidir.
Gazetecilik de böyledir.
Mesaisi olmaz.
Bundan dolayı, tatil yaparken dahi bir taraftan gözlem yapar, inceler veya bir şeyler dikkatini çeker.
Bu gözlem ve incelemelerini aktaran, toplumu haberdar eden gazeteci işini yapmıştır.
Teşekkür etmeniz gerekmez, özür dilemeniz de gerekmez.
Aktarılan, paylaşılan mevzu ne ise, ilgilisi, yetkilisi onun çözümünü sağlamakla mükelleftir.
Mevzu, sorun, sıkıntı veya talep giderilmiş, gereken yapılmış ise kamuoyunu bilgilendirirsiniz olur biter.
Gazetecilerin aktardığı mevzular, onların şahsi, ailevi veya akrabalarını kapsayan meseleler değildir!
Bu dar çerçevedeki şeyler gazetecilik faaliyetinin içerisine girmez zaten.
Mevzu toplumu ilgilendirir, tüm şehirle, ulusla ilgilidir.
Bir gazeteci ‘çöpler toplanmıyor’ dediğinde size düşen çöpleri toplamaktır.
Sadece gazetecinin evinin önündeki çöpü alıp, gazeteciden özür dilemek yanlışın yanlışıdır.
Dedim ya algılar değişiyor…
Anlayışlar, etik değerler başka boyuta gidiyor.
Haydi selametle…