TOPLUMLAR dini ve ahlaki değerlerden hızla uzaklaşıyor. Din ve ahlak dışı bir yaşam tarzı benimsenmeye başladı. Namus, şeref, haysiyet, insani özellik  gibi kavramlar yok olmaya başladı... Nemelazımcı, bencil, duyarsız ve ilgisiz insanların sayısı çoğaldı. Din ve ahlaki değerlerden uzak bir yaşantının sonucunda vicdanlar körleşti, adalet kavramı yok oldu, merhamet, sadakat ve vefa gibi ahlaki özellilere rastlanılmaz hale geldik. 
Avrupa ülkesinde gençlerin yüzde 50'ye yakını tecavüzü normal karşılamakta... Evlilik dışı ilişkiler normal hale geldiği gibi eşcinsellik de hoş karşılanmaya başlandı. Kuşkusuz bu durum, toplumların din ve ahlaktan uzaklaşmalarının sonuçlarından sadece biridir.
Madde bağımlılığı, uyuşturucu, alkol ve kumarın oluşturduğu çöküntüden sonra aileler olarak şimdi de fuhşa davetiye çıkaran toplumda manevi bir çöküntü oluşturan gençlerimizin başıboş hareketleri bizleri tedirgin etmeye başladı. “Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır” atasözünde belirtildiği gibi bir kötü örnek bütün gençlerin olumsuz etkilemesine neden oluyor.
Kimileri bu öğütleri duyunca hemen "çağdaşlık" martavalı okuyor ve Avrupa'nın ahlaksız olduğunu söyleyemeyiz diyor... Burada sorgulanması gereken Avrupa'nın "ahlak"sızlığı elbet... Evet, Avrupa ahlaksız olmanın bedelini kendi nesillerini kısırlaştırarak ödüyor. 
Ahlaksızlık sadece Avrupa'yı değil, geçmiş çağlarda yaşayan kavimler de ahlaksızlığın cezasını önce kendi nesilleri üzerinden, daha sonra da helak olarak ödediler. Bu rezil yaşam ülkemizde de gençlerimizi, ailelerimizi tehdit etmeye başladı. Küçük çocuklara kadar inen ırza tecavüz ve kız çocuğu ölümleri size bir şeyler anlatmıyor mu?   İçinizin acımasının yanı sıra, göklerin ve meleklerin ağladığını- titrediğini hissediyoruz…      
Ahlaksızlığın bir göstergesi olan bu sapkın yaşam... Eşcinselliğin yaygınlaşarak toplum katmanlarına nüfuz etti. Yani artık sıradanlaştı. Dün tepki gören, alay edilen ve hatta taşlanan sapkın ilişkiler bugün çok normal görülmeye başlandı. İşte asıl tehlikede burada başlıyor. Sapık yaşantı "evlilik"le noktalanıyor. Bu ne sapkın  bir çelişkidir... Bir yandan evlilik değerlerine karşı çıkılıyor, bir yandan da eşcinsel ilişkiyi meşru göstermek için evlilik gerçekleştiriyorlar
İnsanlık artık yavaş yavaş ahlaki değerlere dayanan bir toplum olmaktan uzaklaşıyor. Ahlak aslında dini bir olgunluğun göstergesidir. Hayvani hayattan insani hayata yükseliştir. Din ile ahlakı birbirinden ayrı düşünmek safdillik...Ahlaksız insani bir yaşamı tasavvuf edemiyoruz. Bizi ancak ebediyetin mutlu yolcusu yapacak İslam ahlakının esasını ararsak onu mutlak varlığa aşk ile yönelişte buluruz.         
Toplumları çepeçevre saran bu ahlaki çöküntü, hiçbir ahlaki değeri olmayan, hiçbir şeyi ve hiç kimseyi umursamayan, sadece kendini düşünen bir toplumsal yapı oluşmasına neden oluyor. Dürüstlük, saygı, sevgi, dostluk, yardımseverlik, alçakgönüllülük gibi ahlaki kavramlar anlamını ve önemini yitirmeye başladı.
Ahlak çöküntüsünün temelinde yatan neden, insanların manevi değerlerini kaybetmeleridir. Manevi değerlerini kaybeden insanlar da dünyayı yaşayabilecekleri tek yer olarak görürler ve dünyada kendileri için çıkar sağlamaya, kendi arzu ve isteklerini tatmin etmeye, mümkün olduğunca mala ve statüye sahip olmaya çalışırlar.
Manevi çöküntü içerisindeki ahlaki değerlerin yitirildiği bir toplumda sapkın cinsel ilişkilerin ve fuhşun kısacası her türlü ahlaksızlığın yaygınlaşması ise normaldir. Hızla yaygınlaşan ahlaksızlıkla mücadele etmek, din ve” AHLAKI” topluma hâkim kılmak insani ve vicdani bir sorumluluk gerektirir. Bu hepimiz için bir insani- milli- dini ve İslami görevdir. Yoksa mı?.. Yoksa hepimiz hesabını vermeyeceğimiz bu ahlaksız bataklığının (çöplüğünün) içinde yok olup gideriz…