ÖLMÜŞ eşek kurttan korkmaz!!! diye bir tabir var…

Milletçe açlığa, sefalete, işsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluğa hatta ufak tefek mızıldansak da, yasaklara bile alıştık.

Acı reçetede ne ola ki?

Ülkemizi on sekiz yıldan beri yöneten iktidar geç de olsa baklayı ağızından çıkararak Türkiye’nin geldiği son noktayı “acı reçete” olarak açıkladı.

Sanki düne kadar refah içindeydik, enflasyon neyim bilmezdik, bir giydiğimizi bir daha giymez, borçmuş taksitmiş tasa etmezdik.

-Siz acı reçete nedir bilir misiniz?

Bu milletin yüzde ellisi on sekiz yıldan beri acı içinde kıvranıyor, sırf yandaş olmadıkları için açlık, yoksulluk, sefalet ve işsizlikle yaşama mücadelesi veriyor.

Uyguladığınız tarım ve eğitim politikaları yüzünden köylerde insan kalmadı, göçüp gittikleri şehirlerde nidaları bile duyulmadı. Eskiden ailede bir kişi çalışır, dört nüfusa bakabilirdi, bırakın iş bulup çalışmayı, şimdilerde aile de kalmadı.

Madem siz hekim sıfatına bürünüp millete reçete yazmaya karar verdiniz, önce aile nedir, nasıl yaşar bir teşhis ediniz.

Köy okullarına kilit vurmak suretiyle, Milli Eğitim diye bir şey bırakmadınız. 

Her ile Üniversite kurdunuz ama diplomalı işsizler ordusu yaratarak, geleceğini göremeyen, yuva dahi kuramayan bir nesil bıraktınız, buna da bir reçete

Yoksullukla, Yolsuzlukla, Yasaklarla mücadele vaatlerinizin tamamı tersine döndü, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş acılar yaşattınız. Acı reçete?

Sırf iktidarınızı güçlü kılmak için din kisvesine bürünmüş şeytanlarla işbirliği yaparak milletin evlatlarını tarikat cemaat okullarına, yurtlarına teşvik ettiniz, devletin tüm imkanlarını, makamlarını seferber ederek altın tepsilerde sundunuz, çıkar

kavgalarınıza alet ederek, önce üniversite kapılarında “başörtüsüne özgürlük” sloganları attırıp 15 Temmuz sonrasında başörtülü bacılarınızı hapse tıktınız. 

Siz acı nedir bilir misiniz?

Hiçbir doktor hiçbir hastasına reçete yazarken, “bu ilaç senin canını yakacak” demez. Hem ruhen hem de fiziki olarak tedavi etme gayreti sergiler.

İmam-ı Azam’ın bal hikayesinde olduğu gibi, sizler ballı börek yiyeceksiniz, millete acı reçete sunacaksınız.

İşte acı olan budur.

Devletin her türlü imkanlarını, “kendiniz için” ganimet görüp, saltanat içinde yaşayacaksınız, milletin zorunlu ihtiyaçlarını dahi devlete külfet görerek yarım ekmeğine göz dikecek, elektrik, doğalgaz, vergi ve cezalarla canından bezdireceksiniz, sonrada ekranlara çıkıp yetmiş yıl öncesini suçlayacaksınız…

Acımız sizsiniz!!! 

Acı olan şey; milleti askıda ekmeğe muhtaç hale getirmektir.

Acı olan şey, dört yıllık üniversite bitirdiği halde işsiz, umutsuz yaşamaktır.

Acı olan şey, emekli olduğu halde dört duvara mahkum kalmaktır.

Sırf geçim derdi yüzünden anne babayı huzur evine koymaktır. 

Daha da acısı; milletin kutsal değerlerini kullanarak, Peygamber Efendimizin hayatını örnekleyip, fakire şükretmeyi, zengine istifletmeyi hak görmektir.

Sırf sizlere el avuç açmamak için her gün çocuklarına fırınlardan ucuza bayat ekmek alan insanları, akşam karanlığında pazarcı atıklarını sofrasında aş eden insanlar var. 

ACI REÇETE; Fakirin ineğini kesip, zenginlere ziyafet sofrası kurmaktır!!!

Not; Yozgat’ımızın büyük değeri, Türkiye Cumhuriyetinin en dürüst ve devletçi hizmet adamı, Sayı Refik Arslan ÖZTÜRK Beyin vefatı hepimizi derinden üzmüştür. Başta SAYGI ailesi olmak üzere, milletimize baş sağlığı diliyorum, mekanı Cennet olsun.