MERHUM “hezarfen (polimat)” A. Süheyl ÜNVER (1898-1986) büyüğümüz yazmayan insanlarla konuşmak istemezmiş. Hepimizin yazacak bir şeyleri olduğunu sanıyorum. Yazmalı, ama, ne, nasıl, kim için yazmalı? Ama biz yazmaktan çok malayani (boş) konuşmaları tercih ediyoruz. Peki yazı niçin önemli? Çünkü, “söz uçar yazı kalır. (verba volant scripta manent)” Gülzar-ı
Savab adlı hat alât ve edavatı hakkında bir kitap yazan hattat “Seyyid Nefeszade İBRAHİM (1650)” (ki yazılmadığı için hakkında bilgi yok) yazının önemi konusunda tatlı ve ilginç bir örnek anlatıyor. Güya, Hazret-i Süleyman bir ifrite sormuş; 
Söz nedir?
Esen yeldir.
Nasıl tutacağız?
Kitabetle(yazarak)

Batı mantık kafası, doğu ise inanç kafası olduğu için bu tür hikayeler doğu kültüründe önemli bir yer tutar. Gene doğu kaynaklarında şöyle bir şiirimsi söz de vardır.
Yazılmayan bütün ilimler zayi,
İkiyi geçen bütün sırlar şayi olur
.”
Bu kıtada geçen “iki” kelimesi çarpım tablosunda görülen iki rakamından başka anlamları da içerir. Yorumunu okuyucuya bırakalım.
Buraya kadar yazdıklarıma bakarak, zekamı değil hafızamı kullandığımı iddia ederek beni tenkit edebilirsiniz. Ne yapalım, herkes aklını kullanır, ben se hafızamı. Hafızamdan şikayetçiyim! Hafızam gece gündüz, her yerde beni rahatsız ediyor. Uykularımı kaçırıyor. Ne zaman kalemi elime alsam yazacağım konuyla ilgili-ilgisiz, lüzumlu-lüzumsuz olay kişi ve şiirler toplanıyorlar başımda. Sözün hayırlısı kısa ve mesnetli olanıdır derler ya, gel de anlat hafızama.
Özellikle yerli yersiz şiirler ünlü sözler kullandığımı ben de biliyorum.
Edebiyatçı olmadığım için muhtemelen hata da yapıyorum. Ama, “her yanlış bir nakıştır” diyerek kendimi teselli ediyorum. Ne var ki şiiri çok seviyorum. “Şiir kurtuluştur, özgürlüktür” diyorlar. Bana göre her Türk müteşairdir. Yüce Yaratan hamurumuza bolca şiir mayası katmakta cömert davranmış. Şair değilim, keşke olsaydım.
Vermemiş Ahad,
Neylesin Nihad

Şiir sevdama gelince, 1959-60 lı yıllarda Hacı Ömer Sabancı’nın (1906-1966) Akçakaya köyünde kendi adına yaptırdığı ''Hacı Ömer Sabancı İlkokulunda” stajyer öğretmenlik yaptığım günlerde başladı. Bir arkadaşım gramofon getirmişti. Gramofondaki şarkıların hepsini hafızam hünerini göstermiş ve ezberlemiştim. Sözlerini Yahya Kemal Beyatlı’nın yazdığı Münir Nurettin Selçuk’un bestelediği “muhayyer şarkıyı ve sözlerini” hiç unutmadım.
Eslaf kapıldıkça güzelden güzele,
Fer vermiş o neşveyle gazelden 
gazele,
Sönmez seher-i haşre kadar şiir-i 
kadim,
Bir meşaledir devredilir elden ele

Gene o yıllarda, üstadın uşşak makamında bestelenen rubaisinin “evvel giden ahbaba selam olsun” adlı kıtası dillerde dolaşırdı. “Biz ölülerimizi de sayarız” diyen Yahya Kemal üstadımızın onlara selam göndermesinde şaşıracak bir şey yoktu! Diyebilirim ki, bende filizlenen şiir sevdasının temelinde bu iki gazel önemli bir yer tutar.
Yaptırdığı ilkokulu ziyarete gelen, çayının yanında ikram edilen şekeri almayan şeker hastası Hacı Ömer Sabancı’yı “alın oğlum alın, gelecekte devlet memurlarına da zekât düşecek” diyerek bize verdiği gömleklik zekatını, çatal kapılı evlerini, Reader’s Digest adlı dergide, Akçakaya köyünden Kayseri’ye sandıklarla sebze meyve satmaya giden “Çerçi Sabancı’yı” ve bu yayınlanan resmini hep hatırlarım.
Yozgat’ın N. Abbas Sayar’ı;
Çıkar Çamlığa semaya bakarım
Bulutlarda başım yüz katlıyım ben
Fakirlik gururum el açmam asla
Mustafa yolum Abbas Sayar’ım ben

Hayatı boyunca Yozgat'ı, eşini, işini, Çamlık’ı, şiiri, sürmeliyi, yılkı atlarını saydı. Ama yerinde saymadı Abbas Sayar. “İnsanların hayatına yön veren akıl değil kaderleriymiş.” Bu söz Roma’lı bilgin, hatip, yazar Çiçero’ya (Kikero) aittir.
İşte Abbas Sayar’ın hayatına yön veren de aklı değil kaderi olmuştur denebilir.
Bu ele avuca sığmayan, iki cihan onda yaşayan şair, bu cihana sığmamıştır. Çamlık’ın kartalı, ehl-i dil, yatağına sığmayan bir ırmağa benzeyen bu asi Yozgatlı yaşadığı zaman ve mekanda anlaşılmadı ve değeri bilinmedi.
Hâl geldi şairliğim tuttu dedim ki;
Söz bende saz bende 
çok tatlıyım ben,
Türkçemin derdiyle feryatlıyım ben,
Bıçak sapını kesmez diyordunuz,
O bıçak benim Abbas SAYAR’ım ben

----------------------------
(Devam Edecek)