6 Haziran 2017 günü için Kayseri’ye biletim evlenecek olan yeğenim tarafından önceden alınmıştı. Ahmet Sargın hocamın Yozgat 14.  Şairler ve Âşıklar Şölenine davetinden sonra biletin tarihini geriye çektirdim.
Cuma akşamı Kayseri’ye inip bir gece konakladıktan sonra Sevgili Halilullah Efendigil’in arabasıyla yiğenim, bizim için tahsis edilmiş olan Çamlık otele bırakmıştı. Ben diğer misafirlerden bir gün geç kalmıştım. Fakat çok şey kaçırmış sayılmazdım. Âşık olduğum Anadolu’muzun bir güzel beldesindeydim. İstanbul’un keşmekeş kalabalığından çıkıp Anadolu’nun cana şifa havasını ciğerlerimize solumak huzur veriyordu. Çamlık otelden Yozgat’ın zirvesinden etrafı seyrederken Doğu Türkistan’a bir gün beni kadar böyle uçursa diye hayal  kurmadan edemedim.
Misafirlerle birlikte Camileri gezdikten sonra müzeye gelmiştik. Bir millet için müze en değerli tarihi belgedir. Ecdadın biri birinden kıymetli yadigârlarını seyrederken yüz yıllar ötesine gidip geliyor insan. O günlerden bu günlere kadar yetkililerce çok güzel muhafaza edilen bu değerli tarihin şahitleri arasında en çok ilgimi çeken “Toprak Tabut” olmuştu. Toprak testilerde yüz yıllardır soğuk buz gibi suyunu muhafaza eden Atalarımız çok güzel bir yöntem icat ederek cesetleri de uzun yıllar bozulmaması için toprak tabutlarda muhafaza etmişler. 
Müzede neler yoktu ki, eski gramofon, radyo, ütü, gaz lambası, saat, daktilo, kahve makinesi, kırbaç, nargile daha pek çok eskiden kullanılmış tarih kokan, geçmiş kokan, biz kokan eşyalar vardı. Kim bilir bu eşyaları kimler kıymet vererek kullanmışlardı da bu gün bizler tarihi eser olarak burada görmekteydik. Duvardaki resimler ve müze hakkında malumatlar daha, neler, neler. Müzenin dış cephesinde çok eskilere ait çok sayıda (kilden) topraktan yapılmış dev küpler, değirmen taşları, heykeller, tarihi oluklar ve müzenin Cennetten bir köşe gibi buram, buram gül kokan bahçesi…
Müzenin otantik sedirlerle döşenmiş o şahane odasında milli oyunlar oynandı, kavurğa ve çay ikramları, kış oyunları ile çok güzel, çok hareketli anlar yaşandı.
Biri, birinden değerli usta sunucularımız tarafından şairler tek, tek takdim edilip sahneye alındı. Her bir şairin gönül mısralarını mücevherden değerli idi. Ahmet Sargın Hocam günledir arı gibi çalışarak başarmış olduğu bu anlamlı işin en önemli, en keyifli anını yaşamaktaydı. Programın başında değerli insan Sayın Vali Yardımcısı Şükrü Çakır Beyin konuşması mühür gibi sözlerdi. 
Sanki ilk kez sahneye çıkacak gibi heyecanlıydım, sabırsızlıkla o anı bekliyordum. Nihayet sıra bana gelmiş 35 milyon mazlum milletimin sessiz çığlıklarını Yozgatlı kardeşlerime haykırmak nasip olmuştu. Gelenek haline getirdiğimiz programın mimarı olan Ahmet Sargın hocamıza “Gök Bayrak” ve Uygur Türklerinin Bayraklaşmış simgesi “Doppa” takdimi sırasında eşim Hamit Göktürk 11 yaşında ayrılmak mecburiyetinde kaldığı anasından ve Ana vatanından söz ederken duygularına hakim olamadı.  Benim şiirimden sonra değerli söz mimarlarının beni tebrik etmeleri, duygularını benimle paylaşarak  Doğu Türkistan için dualar etmeleri, Vali Yardımcısı Sayın Şükrü Çakır Bey ve kıymetli eşlerinin, Kültür Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Sayın Seyit Ahmet  Arslan beylerle aynı akşam yemeğimizi masada yerken Doğu Türkistan gündemini konuşmak bir kitap yazacak kadar konu oldu...
Bu etkinlikler Yozgat’ta yerel gazete ve dergilerde yayınlanmakla kalmayıp Doç. Dr. Erkin Emet Hocamızın sunumu ile Uluslararası yayın yapan Erkin Asya Radyosunda, Değerli Kardeşimiz Mirkamil Kaşgarli sunumu ile TRT Uygur da ve eşim Hamit Göktürk ün yönettiği Uygur Net sitesinde haber olarak yayınlandı. İki günlük dolu, dolu geçen şölen zarfında bizde iz bırakanları burada kısaca özetlemek pek kolay olmayacaktı. O yüzden kısaca söze giriş yaptıktan sonra çok uzatmadan bitirmeye karar verdim. Diğer dostlarımız zaten bütün ayrıntıları ile konuyu çok güzel gündeme getirdikleri için, bende âcizane duygularımı kısaca özetlemiş oldum.
Bu güne kadar birçok Radyo, Tv programlarına katıldım, uluslararası ve yerel pek çok konferans ve şiir şölenlerine katıldım Yozgat 14.  Âşıklar ve Şairler festivali bir başka güzellikteydi, bir başka sıcak izler bıraktı. Şölende tanıdığım dostların hepsi bir birinden değerli insanlar, onlarla olan dostluğumuzun uzun yıllar devam etmesini diliyorum.
Bunun gibi anlamlı kültürel, edebi çalışmalara belediyelerin ve il kültür müdürlüklerinin destek olması, sahiplenmesi daha, daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Gece ve gündüzlerini ekleyerek her kesle tek, tek iletişime geçerek bizleri bir araya getiren bu anlamlı olduğu kadar unutulmaz günlerin mimarı olan Sayın Ahmet Sargın hocamıza Cenabı Allahtan sağlıklı, hayırlı, huzurlu uzun ömürler diliyorum. Allah ona daha nice programlara imza atmayı nasip etsin.
Nurala GÖKTÜRK / İSTANBUL ( Doğu Türkistanlı şair- yazar)